Slm. Ben Stuttgarttan Baran, 22 yaşındayım ve bir senedir evliyim. Bir tane çocuğum var. Karımla Türkiyede evlenip aldırdım yanıma, karım benimle aynı yaşta. Abim Hüseyin ise 33 yaşında ve Melahat yengemden boşanıp, Ursula isminde bir Alman kadınla evlendi. Stuttgartta aynı sokakta, birbirine yakın, fakat ayrı binalarda oturuyoruz. Abim, Ursula yengemi bana daha ilk tanıştırdığında, yengemin ayaklarına hasta oldum. Yengemin çok sexy külotlu çorapları ve çok güzel ayakları vardı. Yengemin ayaklarına baktığımda dayanamıyordum, hele o giydiği siyah naylon külotlu çorapları görünce, içim bir tuhaf oluyor ve gidip hemen 31 çekiyordum. O derece yani!
Abim evlendikten 2 ay sonra yeni bir ev satın aldı. Taşınmadan önce ev boşken, Ursula yengem, abim ve ben, gittik evde temizlik yapıyoruz. Abim bir ara Baumarkta malzeme almaya gidince, biz de yengemle biraz dinlenmek için getirdiğimiz plastik taburelere oturduk, birer sigara yaktık. Yengem yine siyah külotlu çorap giymişti. Terliklerini çıkarıp, topuklarını terliğin üzerine koyduğunda gözlerimi ayaklarından alamıyordum. Yengem, “Yorulmuşum, ayaklarım ağrıyor!” deyince, ben hemen atıldım, “Ursula, ayaklarını kucağıma doğru uzat, ayaklarına masaj yapayım!” dedim. Yengem hemen, “Ohh! Gerçekten yaparmısın? Çok memnun olurum!” dedi. Ben hemen taburemi yengemin karşısına yaklaştırdım ve yengem ayaklarını kucağıma koydu. Heyecandan ölebilirdim o an. Gece gündüz aklımdan çıkmayan yengemin ayakları kucağımdaydı ve topukları sikimin tam üstüne denk gelmişti…
Nazikçe önce bir ayağını aldım ellerime hafif kaldırdım ve ayak masajına başladım. Öteki ayağının topuğu halen sikimin üstünde duruyordu. Ellerimin arasında üfelediğim ayağını biraz daha yukarı, topuğu göğsüme gelecek şekilde kaldırdım ve ayak parmaklarını birer birer üfeliyordum naylon çorabının üzerinden. Yengemin ayağını göğsüme doğru kaldırdığım için eteği bacaklarından beline doğru sıyrılmış ve yengemin bacakları ve altına giydiği külodu, siyah naylon külotlu çorabın içinde ışıl ışıl parlıyordu. Yengeme baktım, gözlerini kapatmış, relax bir şekilde boynunu geriye atmış, arada sırada çektiği sigaranın dumanını tavana doğru üfürüyor, çok zevk aldığını belli ediyordu. Bu arada ben yengemin elimdeki ayak bileğini ovarken, sikim de öbür ayağının topuğu altında çoktan kalkmıştı bile. Yengem sikimin kalktığının farkına varacak ve kızacak diye ödüm bokuma karışıyordu. Ve sonunda gözlerini açtı, “Yeter bu kadar!” dedi. Kucağımdaki, sikimin üstündeki ayağını çekip, göğsüme doğru uzatarak, “Biraz da bu ayağıma yap!” deyince nasıl rahatladım, bilemezsiniz.
İlk masaj yaptığım ayağını göğsümden çekip, tam topuğu taşaklarıma, ayağının altı da kalkık sikime tam temas edecek şekilde, bacak aramı aralayıp koydu ve yine boynunu arkaya atarak gözlerini yumdu. Ben göğsümdeki ayağına masaj yaparken, dikkat ettim, yengem de çok hafif bir şekilde öteki ayağını sikimin üstünde oynatıyordu. Tanrım, delirecektim! Boşalmamak için kendimi nasıl tutuyorum, bana sorun! Yengem gözleri halen kapalı, “Mmmmm, Schön, sehr Schööönnnn!” diyordu. Ama ayağına yaptığım masaja mı, yoksa sikime mi, anlamadım. Ben büyülenmiş gibiydim, kafamdan yengemin ayak parmaklarını ağzıma soktuğunu ve bana yalattığını hayal ediyordum ki, abimin telefon etmesiyle bu büyü bozuldu. Yengem, pencere kenarında duran telefonuna bakmak için kalkınca, ben de hemen tuvalete koştum, 31 çekmeye…
31 çekip tuvaletten çıktığımda, yengem tuvaletin önünde dikiliyordu! Bana, “Abin 3-4 dakikaya gelmek üzereymiş, malzemeleri taşımaya yardım edecekmişiz, hadi inelim aşağıya.” dedi. “Tamam.” dedim, çıktık. Aşağıya indik. Abim daha gelmemişti. Kapının önünde beklerken yengem, “Çok marifetli ellerin var, yarın abin işe gidince gel de, yarım kalan masajı bitirelim.” dedi. “Tamam Ursula! Gelirim!” dedim büyük bir sevinçle. Abim geldi, malzemeleri taşıdık. Akşama kadar evle uğraştık. Yengemle sık sık göz göze geliyorduk ve yengem bana hınzır hınzır gülümsüyordu…
Sabahı nasıl ettim bilemezsiniz. Ertesi gün erkenden kalktım, duşumu falan aldım ve heyecanla vaktin geçmesini bekledim. Abim en geç sabah 7 de gidiyordu işe. Saat 8 gibi yengem aradı ve “Kahvaltını yaptıysan gel!” dedi. “Yaptım, hemen geliyorum Ursula!” dedim ve kapattım. Koşar adımlarla vardım, bastım zile. Yengem kapıyı açtı, içeri girdim, salona geçtim. Yengem de daha yeni duş almış, üzerinde bornozuyla ve başında sarılı bir havluyla duruyordu. Bana bir kahve getirdi ve “Üzerimi giyinip geliyorum!” dedi, gitti yatak odasına. Kapıyı kapatmamıştı. Oturduğum yerden yengemin yatakodasını gayet net görebiliyordum. Yengem bornozu çıkarıp yatağa attığında, gördüğüm manzara karşısında heyecandan kahveyi üstüme dökecektim. Yengem çırıl çıplaktı. Yatakodasındaki aynanın karşısına geçti, başına sarılı havluyu çıkarıp saçlarını kuruluyordu. Kendisini seyrettiğimin farkındamıydı bilemem ama, gayet doğal hareket ediyordu…
Bu arada sikim kalkmış ve hiç olmadığı kadar sertleşmişti. Yengem saçlarını kuruladıktan sonra, önce göğüslerine vücut losyonu sürüp, sanki okşarmış gibi, dairesel hareketlerle göğüslerine güzelce yedirdi. Daha sonra kollarını losyonladı. Omuzlarını ve göbeğini de losyonladıktan sonra, sıra bacaklarına gelmişti. Ayağının birini yatağa koydu, baldırına losyon döktü ve yedirdi, bacağına da yedirdikten sonra, hafif domalır gibi öne eğilerek ayağını da losyonladı. Sonra ayağını değiştirerek, aynı hareketleri diğer bacağına ve ayağına yaptı. Ne kadar uğraştıysam da, yengemin ayak parmaklarını nasıl losyonladığını net göremiyordum, çünkü kalçaları engelliyordu, kuduruyordum. Yengem vücdunu losyonlamayı bitirdikten sonra, çekmeceden birkaç tane külot çıkarıp baktıktan sonra, beyaz bir Tanga külot’ta karar kıldı ve giydi. Aynada giydiği külodun önüne ve arkasına bakıp, eliyle külodun arkasını düzelltikten (ipini götünün arasına iyice yerleştirdikten) sonra, bir alt çekmeceden çıkardığı Siyah Jakarlı desenli ince külotlu çorabı giydi. Külotlu çoraba da aynada bakıp, önünü arkasını düzeltti. Sütyen takmadan askılı bir tişört ve altına kısa bir etek giyerek, bornozu ve havluyu yatağın üzerinden alarak yatak odasından çıktı…
Yengem bornozu ve havluyu banyoya bırakıp, bir kahve de kendine alarak salona, geldi, yanıma oturdu. “Nasıl, güzelleştim mi biraz?” dedi. Yutkunarak, “Ursula sen zaten çok güzel bir kadınsın!” diyebildim. Yengem, “Dankeschön, Dankeschööönnn!” diyerek, beğenilmenin verdiği bir hareket olarak, gülümsedi ve (zaten düzgün olan) saçlarını düzeltti. Bu arada benim yarak patladı patlayacak nerdeyse. Pantolonuma boşalmaktan ve rezil olmaktan korkuyordum, kibarca tuvalete gidip, 31 çekip gelmeyi düşünüyordum. Yengem, “Ayaklarıma masaj yapacakmısın yine?” diyerek, terliklerini çıkarıp ayaklarını yine kucağıma uzatınca, “Ursula bir dakika müsade edersen önce bir WC ye gidip geleyim.” dedim. Yengem gülümseyerek, “Dünkü gibi mi?” diye sordu. Yengem herhalde dün tuvalette 31 çektiğimi farketmişti, daha ne cevap vereceğimi bulamamışken, yengem, “Dün zaten boşa gittiğine üzüldüm!” dedi. Ben salak salak bakakaldım, ne diyeceğimi kesinlikle bilmiyordum. Yengem, “Ama bu sefer boşa harcamana izin vermeyeceğim!” diyerek kemerimi çözmeye başladı. Ben keriz gibi işi iyice salağa vurdum, salak salak, “Anlamıyorum, neden bahsediyorsun?” dedim…
Yengem pantolonumu ve külodumu çıkarırken, “Dün ayaklarıma masaj yaparken sikinin kalktığını, beni sikmeyi nekadar çok istediğini, gidip tuvalette masturbasyon yaptığını farketmedim mi sanıyorsun?” dedi. Benden tabii gık yok! O an tek derdim, patladı patlayacak sikim! Yengem taşaklarımdan kavrayarak sikimi ağzına aldı ve emmeye başladı. Daha 5 saniye geçmeden yengemin ağzına patladım. Nasıl şiddetli ve çok boşalıyorum ama, yengem de şaştı kaldı, “Wouwww!” dedi. Fakat spermlerimin hepsini yalayıp yutmaktan da geri kalmadı. Sikimi ve taşaklarımı yalayarak tertemiz etti. Sonra masadan bir peçete alıp kendi ağzını yüzünü sildi. Daha sonra kahvesinden bir yudum aldı, ağzında gargara yapar gibi yapıp yuttu. Sonra da bir sigara yaktı ve bana verdi, bir sigara da kendine yaktı. Koltuğa yaslanarak, “Müthiş bir boşalmaydı!” dedi.
Benim sesim çıkmıyor, içimde nedenini bilmediğim bir suçluluk duygusu hissediyordum. Utana utana, yengemin yüzüne bile bakmadan kahvemi ve sigaramı bitirdim. Yengem de sigarasını bitirdikten sonra, “Biliyormusun, dün ayaklarıma masaj yaparken az kaldı beni orgazma ulaştırıyordun!” dedi ve her iki ayağını kucağıma doğru uzatarak, inmiş sikimi ayaklarının arasına aldı ve naylon çoraplı ayaklarıyla sikimi sıvazlamaya başladı. Tanrım, heyecandan ölebilirdim! Bu sahneyi az mı hayal etmemiştim! Yengem ayaklarıyla okşaya okşaya sikimi yeniden kaldırmıştı. Sonra bir ayağıyla sikimi okşamaya devam ederken, bir ayağını azğıma uzattı, “Ayak fetişliği var sende değil mi? Yoksa naylon çorap fetişimisin?” dedi. Bu sorunun cevabını kendim de bilmiyordum. Cevap vermedim. Bildiğim tek şey yengemin naylon çoraplı ayaklarına hastaydım. Yengem ayak parmaklarını, ayağının tabanını dudaklarıma sürmeye başladığında, ben de dayanamadım ve yengemin ayağını öpüp yalamaya, ayak parmaklarını ağzıma alıp emmeye başladım. Zevkten ölecektim o anda…
Yengem ayağını ağzıma sokup çıkarırken, biryandan da kendi tişörtünü çıkardı ve serbest kalan göğüslerini okşamaya başladı. Göğüs uçları sivrilmiş, dim dik olmuştu. Yengem göğüs uçlarını parmaklarının arasına alıp, radyo frekansı arıyormuş gibi sağa sola çeviriyordu. Bu arada ben de yalayarak yengemin ayak bileklerine gelmiştim. Bir ayak bileğini yalayıp bırakıyordum, öteki ayağının bileğine saldırıyordum. Külotlu çorabının üzerinden yalaya yalaya yengemin dizlerine, ordan da baldırlarına gelmiştim. Yengemin baldırlarını yalıyor, arada sırada dişler gibi yapıyordum. Yengem de bacaklarını iyice aralamış, am kısmına ulaşmamı, amını yalamamı bekliyordu. Nihayet yalayarak Apış arasına geldiğimde, yengem, “Dur, eteğimi çıkarayım!” dedi ve eteğini bir çırpıda çıkardı. Tam külotlu çorabını da çıkaracağı anda engel oldum, “Çıkarma, kalsın!” dedim. Yengem bu isteğime biraz şaşırsa da, “Peki, çıkarmayım!” dedi ve koltuğa oturdu, bacaklarını ayırdı tekrar. Ben gömdüm kafamı yengemin Apış arasına ve külotlu çorabının üstünden yengemin amını yalamaya başladım. Nasıl yalıyorum ama! Deli gibi!
Bu şekilde nekadar yaladım bilmiyorum, ama yengem inlemeye ve titremeye başladı. Orgazm olup boşaldığı anda ise kafamı bacaklarıyla mengeneye sıktırıyormuş gibi sararak, nerdeyse nefessiz bıraktı beni. Boşalması bitip bacaklarını gevşetince rahat bir şekilde nefes alabildim. Yengem boşalmıştı, ama ben yalamaya doymamıştım. Yengemin kalçasını biraz yukarı kaldırıp, yine külotlu çorabının üzerinden götünün deliğini yalamak istediğimde, pozisyondan dolayı yengem rahat edemedi ve “Dur bir saniye!” diyerek bacaklarını boynumdan indirdi ve ters dönerek koltuğa domaldı. Üffff! Ölürüm ben bu görüntüye! Beyaz Tangasının ince ipi götünün yarığına iyice girmiş, götünün deliği ince naylon siyah külotlu çorabının altında müthiş görünüyordu. Ağzımı kocaman açıp külotlu çorabının üzerinden yengemin götüne yapıştım, yalamaya emmeye başladım. Dilimi bastırdığımda, külotlu çorabıyla Tangasının ipini de sokuyordum dilimle birlikte götünün deliğine…
Yengem hiç beklemediğim bir hareketle ellerini arkaya attı, külotlu çorabının arkasını, amına ve götüne denk gelen kısmını yırttı, Tangasının ipini de kenara çekerek ve “Şimdi yala!” dedi. Yengemin kıllı amı ve götünün deliği kabak çiçeği gibi çıkmıştı. Ben tekrar yumuldum ve yalamaya başladım. Dilimi bir amına sokuyordum, bir götünün deliğine. Yengemin sarı kıllarla kaplı amı sulanmaya başlarkern benim de yarağım taş gibi sertleşmişti. Yengem inlemeye başladı, “Yarağını sok hadi!” dedi. Yarağımı kökünden kavrayıp, başını yengemin amına birkaç kez yukardan aşağı sürtüp, yengemin amına geçirirdim. Nasılda giriyordu yarağım yengemin kıllı amına! Ben pompalamaya başladığımda yengem de kalçasını sağa sola, ileriye geriye hareket ettirerek bana eşlik ediyordu. Az sonra yengemin yarağımı amıyla sıkmasından, ve ağlar gibi inlemesinden orgazm olup boşaldığını anladım. Öyle sıkı kıstırmıştı ki, istesem de yarağımı amında hareket ettiremiyordum…
Yengem biraz durulduktan sonra amını gevşetti, elini arkaya atarak yarağımı çıkardı amından, götünün deliğine yerleştirdi ve kendini arkaya verdi. Yarağım götünü yara yara giriyordu götünün deliğine. Köküne kadar aldıktan sonra tekrar ileri verdi kendini. Ben sadece yengemin belinden tutuyordum. Yengemin kalça hareketleri hızlanmaya başlayınca, ben de hareket etmeye başladım. Yarağım yengemin götüne piston gibi girip girip çıkıyordu. Yengemin göt deliği zaten dardı, bir de yengem büzüğünü sıkıp sıkıp gevşetiyordu. Yengemin götünü 15-20 dakika kadar siktim. Sonra yarağım karıncalanmaya başlayınca boşalacağımı anladım. Yarağımı götünden çıkardım ve herzaman hayal ettiğim şeyi yaptım, yengemin o hasta olduğum Jakarlı siyah naylon çoraplı bacaklarına ve ayaklarına boşaldım. Öbek öbek döllerimin, yengemin o çoraplı bacaklarından süzülüşünü izlemek ise benim gibi naylon külotlu çorap hastaları için tanımlanamaz bir zevkti!
Yengem koltuktan kalktı, külotlu çorabını çıkardı ve (herhalde döllerim oraya buraya damlayıp halıyı falan batırmasın diye) döllerim içinde kalacak şekilde katladı, ve banyonun yolunu tuttu. Anladığım kadarıyla çöpe atacaktı. Hemen arkasından giderek, “Ursula ne yapacaksın o çorabı?” diye sordum. Yengem, “Ne yapacam, çöpe atacam tabii ki!” dedi. “Atma lütfen, bana ver!” dedim. Yengem şaşırdı, “Ciddi istiyormusun?” dedi. “Çok ciddiyim, istiyorum!” deyince, yengem gülerek, “Al bakalım, Seni Çorap Sapığı!” dedi, verdi bana. Benim ne kadar sevindiğimi görünce de, “İstediğin Külotlu Çorap olsun, Sen yeter ki her hafta gel bana!” dedi.
Yengemin evinden ayrıldığımda aklıma birden, Alman karılarının bu tür şeyleri kocalarından gizlemediği düşüncesi girdi. Yengemin de olan biteni abime anlatacağı korkusu sabaha kadar uyutmadı beni. Ama anlayışlı yengem abime hiçbir şey bahsetmemiş. Artık haftada bir gidiyorum yengeme ve giyeceği külotlu çorapları kendi elimle seçip giydiriyorum, sonra da deli gibi sikişiyoruz yengemle. Yengemin yanından ayrılırken Külotlu Çorap ödülümü almayı da unutmuyorum tabii ki. Tek sorunum, yengemin bendeki çorapları okadar çoğaldı ki, evde saklamakta problem yaşıyorum!
Tüm benim gibi naylon külotlu çorap hastalarına, ayak fetişlerine ve yengesini sikenlere selamlar!